Karadeniz'in anaları bunlar
Hafif yağmurlu bir sonbahar günü iskeleden Karadeniz'in hırçın dalgalarını izlerken suyun yüzeyine çıkmış oynaşan deniz anaları dikkatimi çekti. Neden sonra içim bir tuhaf oldu. İyi ki şu an denizde değilim dedim. Yoksa bedenimde yanmayan yer kalmazdı kesin...
Anılarım canlandı gözümün önünde birden... Çocukken ablam ve babam deniz anaları tarafından yaralanmışlardı. O zamanlar deniz anasının yapıştığını ya da arı gibi soktuğunu zannederdim. Oysa ki bu garip canlılar tehlike hissettikleri an zehirli bir sıvı salgılıyor, bu salgı sonucunda salgının bedenimize ulaştığı yerler tahriş olup kızarıyordu.
Bazen denizden bu canlıları çıkarır, kıyıda elimize aldığımız çubuklarla deniz anasını dürterek incelerdik. Dokunmadım desem yalan olur. Öyle yumuşak, kımıl kımıl bir şeydi ki hissetmek istemiş üst kısmına dokunmuştum da...
Nasıl yaratıldığını anlamak zor gelmişti doğrusu. Çünkü organları yoktu. Ne beyni ne kalbi vardı.. Nasıl yaşıyor nereden nefes alıyor diye şaşkın şaşkın bakardık. Bir müddet sonra erir, yok olurdu...
Sonradan ansiklopediden öğrenmiştim. Tabi o zamanlar internet yoktu ki hemencecik tıklayıp da bulalım
Bu hayvancıkların kalpleri, beyinleri, gözleri, kulakları, burunları, kemikleri, pulları yok. Bunların sinir sistemleri sinir ağı şeklinde şekillenmiş. İlginç yaratıklar vesselam...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder