1 Ekim 2008 Çarşamba

The Secret




"Rhonda Byrne" son zamanların çok konuşulan kitabı "The Secret" ile, insanların isteyip düşündükten sonra her şeyi elde edebileceğine dair yıllar önce bilinen bir sırrı gün yüzüne çıkarmıştır.


Kitapta olağanüstü servetlere, muhteşem villalara sahip olmanın, bolluk ve bereket içinde yaşamanın nasıl elde edilebileceği anlatılmış, insanlarla olan ilişkilerinizde düzelme, sağlığınıza kavuşabilme hatta kilo verebilme ve para kazanabilmenin sırlarından bahsedilmiştir. Aslında bütün bunları başarmanın sırrı tektir. Ve bu sırrı hayatınız boyunca kullandığınızda olumsuz hiçbir şeyle karşılaşmayacağınız iddia edilmiştir. Kitaba göre, olumlu düşündüğünde olumlu şeyleri, olumsuz düşündüğünde olumsuz şeyleri 'Evren'e göndererek hayatınızı siz oluşturuyorsunuz.




'The Secret' yani 'Sır' kitapta şöyle anlatılıyor:


"Nerede olursanız olun hepimiz aynı kuvvete, tek bir yasaya bağlı olarak yaşıyoruz. İşte bu kuvvet çekim kuvvetidir! 'Sır' çekim yasasıdır."



'Sır' denilen çekim yasası şöyle işler:


"Düşüncelerin manyetik ve frekansları vardır. Siz düşünürken düşünceleriniz Evren'e yayılır ve manyetik güçleriyle aynı frekanstaki benzerlikleri mıknatıs gibi çeker. Gönderilen her şey kaynağına geri döner. Ve siz o kaynaksınız."



Şükrün öneminden de kitapta bahsedilmiştir. Şükrederek 'Evren'e gönderilen minnettarlık hissinin olumlu duygu ve düşüncelerin çoğaltacağından söz edilmiştir. Kitaba göre, şükretme konusunda her gün alıştırma yapmak bolluk ve bereketi çekmek için en önemli iletişim hatlarından birini oluşturur. Teşekkürün önemi şöyle vurgulanıyor:


"Elde etmek istedikleriniz için önceden teşekkür etmek, arzularınıza ekstra güç yükler ve Evren'e onlara dair daha güçlü sinyaller gönderir."



'Sır'ı keşfetmiş ve hayatına aksettirmiş insanların düşüncelerinin ve hayatından bir kaç kesitin yer aldığı kitapta özellikle parasal konular dikkat çekiyor. Bu kitabın çok satmasındaki en büyük etken de zenginliği vaat etmesidir.



Benim düşüncelerimden etkilenmemeniz, sizin de kitap hakkında fikir sahibi olmanız için kendi görüşlerimi karıştırmadan kitabın içeriğinden bahsettim.


Bana göre yazar 'Sır'ı bazı yerlerde dine dayandırdığı halde Allah'ın varlığını hiçe sayarak 'insan istedikten sonra her şeyi elde eder, yani kendi hayatını kendi yaratır' gibi tabirlerle akıllara sinsice 'ateizm'i empoze ediyor.


Kitabı okudukça yazarın bırakın dindarlığı Allah inancı olduğundan bile şüphe ettim. . Kitapta geçen şu cümle bunu göstermiyor mu sizce de?


"Yarattığınız tablonun somutlaşmasını onu doğuran güç olan sizden başka hiçbir güç engelleyemez"



Şükretmeyi bile 'Tanrıya şükür' olarak değil de ' Evrene şükür' olarak ifade etmesi de bunun göstergesi.


Olumlu düşüncelerin çekiminin olumsuzluğu ortadan kaldırdığını söyleyerek, herkesin olumlu düşünmesi neticesinde çirkinlik, hastalık hatta yoksulluğun yok olacağını, insanların sürekli huzur ve mutlulukla yaşayacağını söylemesi de 'imtihan dünyası' inancımızı da ortadan kaldırıyor. Hâlbuki olumlu-olumsuz şeylerin başımıza gelmesi Allah'ın iradesiyle gerçekleştiği gibi bu dünyaya geliş amacımızı hatırlatır. Zira burası imtihan yeri ve biliyoruz ki her şey bizim için. Şayet herkes zenginlik, huzur ve mutluluk içinde yaşamış olusaydı 'imtihan' diye bir şey olmazdı. Bence kitaptaki “Sır” ile “imtihanın sırrına” gölge düşürülmüştür



Şunu da belirtmeliyim ki kitapta anlatılanların doğruluk payı yok değil fakat gidişat yanlış. Elbette düşünmek başarının kapısını aralar. İnsanın hedefini belirlemesi ve onu başarmayı düşünmesi de doğaldır. Neden hedefine odaklanan isteyip düşünen insan başarılı olur? Acaba çekim yasasından dolayı mı? Hayır. Bunun birçok sebebi var.


Bunlardan biri beynin şartlanması. Mesela sürekli avukat olmayı hayal eden bir öğrenci düşünelim. Bu öğrenci hedefini sürekli görebileceği bir yere yazar hatta avukat cübbesiyle çekilmiş bir kaç fotoğrafları da yanına asarsa o hedefe odaklanmış olur. Ve bunu başarmak için çaba sarf eder. Çalışmaktan sıkıldığında o yazı ve resimler ona yılmamasını devam etmesini söyler. Ona azim verir. Nihayetinde başarılı olur.



Kitapta ‘Sır’ı uygulayarak zengin olmuş biri bunu nasıl başardığını anlatmış. Bu kişi yılda yaklaşık sekiz bin dolar kazanan biri olduğu halde yılda yüz bin dolar kazanmayı kendine hedef olarak belirlemiş:


Yüz bin dolarlık bir banknot hazırlayarak bunu tavana yapıştırdım. Böylece, uyandığımda ilk yaptığım şey yukarı bakıp o banknotu görmek olacak, bu da bana böyle bir dileğim olduğunu hatırlatacaktı…



Bunu izleyen dört hafta içinde, aklıma yüz bin dolarlık bir fikir geldi. Öyle birdenbire aklıma geliverdi. Yazmış olduğum bir kitap vardı; her biri bir çeyrekten, dört yüz bin adet satarsam, yüz bin dolar kazanırım diye düşündüm. Söz konusu kitap zaten vardı ama hiç böyle düşünmemiştim…”


Bu zat markete gittiği bir günde dikkatini çeken bir gazeteye kitabının ilanını vermiş ve okuyucuların haberdar olması sonrasında hayal ettiği paraya kavuşmuştur.


Bana göre o ‘Sır’a vakıf olduğu için değil, az evvel de ifade ettiğim üzere hedefine odaklandığı için başarılı olmuştur. Sürekli yüz bin doları hayal ederek beynini sürekli onunla meşgul tutmuş neticede onu elde etmiştir. Yani para onu değil o parayı bulmuştur...



İsteyip düşünerek başarmanın ikinci sebebi de yürekten istemektir. İsteklerinize ulaşmak istiyorsanız, yarım kalple, tereddüt içerisinde olmayacaksınız. Güvenle ve ısrarla isteyeceksiniz. Bu Yaratan’dan umut kesmediğinizi gösterir. Yürekten isteyince duaya durur kalp. Kalbi işiten Rabbimiz, o kadar cömerttir ki hemen sunuverir ihsanını…



Bundan yıllar evvel Hz. Mevlana şu sözleriyle düşünce hakkındaki her şeyi özetlemiş aslında



Kardeşim sen düşünceden ibaretsin..

Geriye kalan et ve kemiksin

Gül düsünürsün gülistan olursun

Diken düşünürşün dikenlik olursun .”




Hiç yorum yok: