"Neyi
giyecegime, neyi içecegime, hangi ilacı kullanacagıma, kac cocuk yapacagıma,
milli bayramlarımı kutlamanın YASAKLANMASINA, TC yazılarının kaldırılmasına,
Şehitlere KELLE, Apo kopegine SAYIN demesine, ulkenın satılmadık ozelleştirme
yapılmamıs bir kurum bırakmayıp sonra insanlara IMF borcumuz bitti diye yalan
soylemesine, Kendilerine 2 senelık emeklılık cıkarıp bizleri 60 yaşa mahkum
etmesine karşıyım!! YETERLİ Mİ?"
O an ona hiçbirinin açıklamasını yapmak istemedim. Fakat oturup araştırdım, her şeyi bilgisayarıma kaydettim. Ancak o günden sonra içim içimi yiyordu birilerinin bu yanlışı fark etmelerini istiyordum. Sonunda dayanamayıp bloğuma yazmaya karar verdim. İşte açıklamalarım:
GİYİMDE ÖZGÜRLÜK İSTEYEN CHPLİLER:
Ben bu giyimde özgürlük arzusunu doğrusu anlamadım. Hükümet onların kıyafetine mi karışıyor da bu konuda özgürlük isteniyor? Bir zamanlar kıyafete karışan kendileri değil miydi? Bize onu mu hatırlatmaya çalışıyorsunuz?
Özgürlük isteyen zihniyet ilk özgürlük kısıtlamasını yapmış ve
eline fırsat geçse yine yapar:
1978- CHP
Hükümetininin Çalışma
Bakanlığı ilk defa resmi olarak kadın memurların başörtü örtmelerini
yasaklamıştır (Başörtüsü-türban: batılılaşma-modernleşme, laiklik ve
örtünme, Murat Aksoy, Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Bölümü Y.Lisans
Tezi ve Kitap Yayınevi)
Ayrıca şu fotoğrafa bir bakın.
Giyimde özgürlük isteyenler zamanında ne giyeceğimize (aslında giymeyeceğimize) karışanlar değil miydi? Bu fotoğrafı nasıl açıklıyacaksınız? Acaba bunun neresi özgürlük:
Şimdi biz çektik siz de çekin mantığını çıkarmayın sakın. Zaten sizin giyiminize karşı çıkan yok. Bununla alakalı bir yasa ya da yasak da yok.
ALKOLLÜ İÇKİ YASASI :
Yasa ile ilgili haber bu: ALKOL YASASI NE GETİRİYOR
Bu yasağın sebebi bu :ALKOLÜN ZARARLARI
Alkollü içki ile ilgili sizin o
çok özendiğiniz Avrupa ülkelerinin uygulamaları da bu : TIKLAYIN
Ayrıca bu alkol YASAĞI değil, bu pek çok
zararı olan alkolün YASASI, bu bir düzenleme farkı fark edin artık.
İLAÇ YASASI:
Bu uygulamada en büyük tepki
(maksat muhalefet olsun tabi) Uygulamanın, 1 TL'lik ilacın muayene
ücreti ve katkı payıyla 12 TL'ye mal olacağı eleştirisidir. Buna karşılık SGK
sürekli kullanılması gereken ilaçlar ile ağrı kesici gibi basit kullanım
ilaçlarını da aile hekimlerinin reçeteye yazacağını açıklamıştır.
Reçetesiz ilaç için para hesabı yapan zihniyet Akp’nin
iktidar olduğu dönemden bu yana ilaçları ne kadar rahatlıkla alabildiğimizden
bihaber sanırım?! Aşağıdaki haberi dikkatli okuyun:
Son yıllarda
ilaç sektöründe yapılan reformların ilaç fiyatlarında büyük bir vurgunu
önlediği ortaya çıktı. Türkiye gazetesinin haberine göre, 10 yıl içinde
yaklaşık iki buçuk kat artan ilaç tüketimine rağmen kamu ilaç harcamasının neredeyse
yok denecek kadar arttığı öğrenildi. Buna göre Türkiye’de 2002 yılında
tüketilen ilaç kutu sayısı 700 milyon iken bu sayı 2012 yılında 1 milyar 750
bin kutu ilaca çıktı. Fakat yüzde 100’ün üzerindeki artışa rağmen aynı yıllarda
kamu ilaç harcaması 13 milyar 350 milyon liradan 14 milyar 772 milyona ulaştı.
1994-2002
yılları arasındaki ilaç fiyatlandırma sistemi devam etseydi 2012 yılı ilaç
harcaması 490 milyar lira olacaktı. Böylece ilaç fiyatlandırma politikası
sayesinde 30 kat verimlilik artışı sağlanmış oldu. Sağlık Bakanlığı yetkilileri
ise ilaçta sağlanan bu tasarrufun vatandaşın ilaca erişimini kolaylaştırmada
kullanıldığı ifade etti. İlaç harcamalarında sağlanan başarının arkasında yatan
politikalardan bazıları şöyle sıralanıyor: “2004’te referans fiyat uygulaması
ile ilaç fiyatları yüzde 80’e varan oranlarda düşürüldü. Tek geri ödeme
komisyonu kuruldu. İlaçta KDV oranı yüzde 8’e çekildi. 2005’te SGK ilaç
alımları için iskontolar sağlandı. İlaç ruhsatlandırma süreçlerini AB ile
uyumlu hale getirildi.” ( kaynak)
KAÇ ÇOCUK
YAPMA MESELESİ:
Devlet illa
sen üç çocuk yapacaksın yapmazsan senden para alırız ya da başka türlü cezalar uygulanır falan demiyor ki kaç çocuk
yapma özgürlüğüne müdahale olsun. Amaç üçüncü çocuğa teşviktir.
Sebebi: Başbakanın açıklaması
Dayatma yok, özgürlük kısıtlaması yok aksine teşvik var, yardım var: İlgili haber için tıkla
MİLLİ BAYRAM KUTLAMA YASAĞI MI
DEDİN?
Yasak varsa bu düzenlemeler
nedir? İktidarın yaptığı her düzenlemeyi YASAK olarak algılıyorsunuz ya cidden
mantığınızı sorgulamak istiyorum; hangi mantıkla YASAK diyorsun kardeşim? İşte
MİLLİ BAYRAMI KUTLAMAK için alınan kararlar: TIKLAYIN
Ve buraya da bakın: Yönetmelikle ilgili haber
Uzun lafın kısası milli bayram kutlama YASAĞI
diye bir şey yok. Tabi sığ beyinli insanlar kutlamaları sadece stadyum
gösterilerinden ibaret görüyordu. Oradaki gösteriler kaldırılarak bu stadyum gösterilerinin yerine kapalı spor salonları,
alışveriş merkezleri ve parklarda halkın katılımıyla şenlik yapılması kararı
alındı. Yasak olsa buralara da izin verilmezdi. Yani stadyumdaki sıcağın tam altındaki
bekleyişler son buldu. Minik yavrularımız ve genç kardeşlerimiz bu eziyetten
kurtuldu. Ben de çocukken bu gösterilere mecburen katılmıştım. Gösteriye
katılacağım diye haftalarca derslere girmemiştim. Kıyafeti ayarlamak için bir
sürü masrafa girmiştik. Haa asıl çile ise stadyumda saatlerce kavurucu sıcağın
altında beklemekti. Bunun ne kadar sıkıntılı bir şey olduğunu yaşadığım için
iyi bilirim. Herkes oflanıp poflanıyordu, kimse de halinden memnun değildi. Devlet
ne kadar ince düşünüyor ki o kavurucu bekleyişteki minik yüreklerin pıtır pıtır
serzenişlerini işiterek bu sıkıntıya cevap verdi. Ayrıca aileler,
okullar, öğrenciler, öğretmenler de birçok külfetten kurtuldu. Ben buna helal olsundan başka bir şey demem. Düzenlemeyi
YASAK olarak nitelendiren beyinleri de düşünce jimnastiği yapmaya davet
ediyorum. Belki o zaman YASA ile YASAK arasında sona eklenen “k” harfinden
başka farklar olduğunu da fark ederler.
PKK’ya ve onun ele başına tepkili olmak güzel. Peki bu konuda ne kadar samimisiniz?
İşte bu tartışılır!
Ben Başbakanımızın böyle bir sözde bulunduğuna inanmıyorum. Konuyla alakalı videolara baktım, araştırdım. Montaj olma olasılığı da var. Yine de hadi başbakanımız vaktiyle bir gafta bulundu da sürçülisan etti diyelim. Ortada bir art niyet olmadığı belli zaten. Ben bu konuda bir açıklama yapmak yerine başbakanımızın şehitlerimiz için ve terörle mücadele için neler yaptığına bakarım. İşte o zaman gerçeği anlarım.
Şehit ailelerine yapılan yardım: TIKLAYIN
Terörle mücadele ile ilgili haber: TIKLAYIN
Ben Başbakanımızın böyle bir sözde bulunduğuna inanmıyorum. Konuyla alakalı videolara baktım, araştırdım. Montaj olma olasılığı da var. Yine de hadi başbakanımız vaktiyle bir gafta bulundu da sürçülisan etti diyelim. Ortada bir art niyet olmadığı belli zaten. Ben bu konuda bir açıklama yapmak yerine başbakanımızın şehitlerimiz için ve terörle mücadele için neler yaptığına bakarım. İşte o zaman gerçeği anlarım.
Şehit ailelerine yapılan yardım: TIKLAYIN
Terörle mücadele ile ilgili haber: TIKLAYIN
Peki
Erdoğan'ın bu sözüne takılan, terör örgütü ve onun ele başına öfkeli olan kimseler neden eylemde bu teröristlerle ve terörist
yandaşlarıyla birlik oldu? Onlar sürçü lisan etmedi. Onlar lisan-ı hal ile
düşüncelerini göstermiş oldu. Amaç dine karşı gelmekse, amaç özgürlüğü (
artık nasıl bir özgürlükse istenilen) elde etmekse varsın ülkenin bütünlüğünü
bozmak isteyenlerle birlik olalım mantığı mıydı bu rezilliğe sessiz kalma
sebepleri! Yoksa aynı düşünceyi mi savunuyorlardı da onlarla beraber hareket ettiler? İşte
terör yandaşlarıyla birlik beraberliklerini gösteren fotoğraflar:
Onlarla
beraber düzeni bozdular. Bunu nasıl açıklayacaklar merak ediyorum? Bu bir sözcükten daha
öteye geçmektir. Bana vatansever havalarına bürünmeyin. Vatanseverlik bu mu?
Şehitlere
sahip çıkmaları da elbette güzel. Fakat bunda da samimiyetlerine inanmak güç. Bu vatanı
koruyan sadece askerlerimiz değil hatırlatırım. En az Mehmetçiklerimiz kadar
ülke düzenini sağlamaya, vatanı korumaya çalışan polislerimiz de var? Peki bu
eylemlerde resmen taş ve sopalarla onların üzerine yürümediler mi? Kaldırım
taşını fırlatırken bir polisin şehit düşmesine sebep olabiliriz diye neden
düşünmediler? Eminim karşılarında askeri kuvvetler olsa onlara da aynı karşılığı
verirlerdi…
İşte
emniyet güçlerine yapılanlar:
Ayrıca CHP genel başkanı "Terör örgütlerine yardım ve yataklık yapıyorum" dedi. İşte hakkındaki video:
Şimdi Kılıçdaroğlu'nu biz de mi yargılayalım? Belli ki o da sürçü lisan etti. Hoş o yanlışının farkında değil anladık da ona alkış tutan eller de mi fark etmedi... !
YABANCILARA MÜLK SATIŞI
Ak Parti ülkeyi sattı diyenlere atfen !
Ak Parti Hükümetini eleştiren kör ideolojinin, kendi iktidarları döneminde yabancılara AK Parti'ye nazaran daha fazla toprak sattığı gerçeği aşikardır.
::Yabancılara mülk satışı::
...
ANAP Dönemi: 13.462 Dönüm
AP-DYP Dönemi : 15.036 Dönüm
Askeri Hükümetler : 14.486 Dönüm
DP Hükümeti : 33.651 Dönüm
MHP-DSP-ANAP Dönemi : 9.725 Dönüm
CHP Dönemi : 70.971 Dönüm
TOPLAM : 157.331 Dönüm
Ak Parti Dönemi : 15.778 Dönüm
Yani buradan şu sonuca varıyoruz, "Ak Parti Hükümeti ülkeyi sattı" gibi koftiden eleştirilerin hiç bir tutarlı yanı yoktur...
Ayrıca kanunlara göre yabancılara satılacak olan topraklarında belirli bir ölçüsü vardır. Bu ölçü doğrultusunda Danıştay gerekli gördüğünde 'yürütmeyi durdurma kararı' zaten alabiliyor.
Kaynak: Harita ve Kadastro Genel Müdürlüğü
Ak Parti Hükümetini eleştiren kör ideolojinin, kendi iktidarları döneminde yabancılara AK Parti'ye nazaran daha fazla toprak sattığı gerçeği aşikardır.
::Yabancılara mülk satışı::
...
ANAP Dönemi: 13.462 Dönüm
AP-DYP Dönemi : 15.036 Dönüm
Askeri Hükümetler : 14.486 Dönüm
DP Hükümeti : 33.651 Dönüm
MHP-DSP-ANAP Dönemi : 9.725 Dönüm
CHP Dönemi : 70.971 Dönüm
TOPLAM : 157.331 Dönüm
Ak Parti Dönemi : 15.778 Dönüm
Yani buradan şu sonuca varıyoruz, "Ak Parti Hükümeti ülkeyi sattı" gibi koftiden eleştirilerin hiç bir tutarlı yanı yoktur...
Ayrıca kanunlara göre yabancılara satılacak olan topraklarında belirli bir ölçüsü vardır. Bu ölçü doğrultusunda Danıştay gerekli gördüğünde 'yürütmeyi durdurma kararı' zaten alabiliyor.
Kaynak: Harita ve Kadastro Genel Müdürlüğü
İMF BORCU BİTMEDİ Mİ SANIYORSUN?
Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı'nın basın duyurusunu yanlış anlayıp İMF borcunun bitmediğini sananlar belgedeki kredilerin nereden ve neden alındığını anlamadıkları için borcun bitmediğini, başbakanın yalan söylediğini sanıyor.
O belgede belirtilen krediler çok düşük faizli geri ödemesiz dönemli ve çok uzun vadeli finansman kredileridir. Ebrd den alınır, dünya bankasından alınır vs. Sanayi işletmeleri, belediyeler, özelleştirme projeleri vs. bu kredileri kullanırlar.
EMEKLİLİK YAŞI
Erken emekli olmak isteyenlere de hak tanındı. Emeklilik için yaşını bekleyenlere daha düşük bir maaşla hemen emeklilik hakkı getirilecek: Konuyla ilgili haber
Millet vekillerine gelince onlar ezelden beri hep ayrıcalıklıdır zaten. Bu durum bu hükümet zamanında olan bir hal değildir.
Şunu belirtmek isterim ki ben başbakan ya da hükümet dört dörtlük demiyorum. Elbette bizim de işimize gelmeyen, canımızı sıkan bir takım düzenlemeler, yasalar çıkıyor. Fakat bu yapılan onca güzel şeyi yok saymayı gerektirmiyor. Siyaseti oldum olası sevmem. Ben parti ya da kişi savunması yapmak niyetiyle bu konuyu açmadım. Sadece gerçekten dar çerçeve içinde bakan kimselerin yanlışlarını fark etmeleri için açıklama yapma gereği duydum.
Allah milletimizin birlik beraberlik içinde olmasını nasip etsin. Kinler, öfkeler son bulsun inşallah...